Dünyanın bir hakimi olmak zorunda, ama bir taraf kaybetmeli!
Savaşlarda milyonlar ölüyor, ama savaşlara yön verenlerin sayısı iki elin parmağını geçmez. Bu da onca insanın kaderi üzerinde oynanan ciddi bir satranç demektir. Öyle ki İkinci Dünya Savaşı’yla ilgisi olmayan Amerika, birkaç Japon generalin yanlış kararı sonucunda Jopanya’nın başına tarihte görülmüş en büyük felaketi açmıştı.
Hem özüne saygı, hem de ülkeler arası kaçınılmaz savaşların göstergesi olarak 1944’ün kanlı bir gecesinde Bad Company 2’ye (BC2) başlıyoruz. Sonrasında da karlı dağlarla çevrili soğuk atmosfer, bizi Rus güçleriyle kıyasıya bir mücadeleye sürüklüyor. Kullandığımız araçlar ve bulunduğumuz coğrafyalar sürekli değişiyor, ama öldürme isteği asla!
“Savaş ortasında bir de fiyakalı poz verdim miydi, tamamdır…”
Gamepad, silaha dönüşürse
Oyunun PC versiyonunu detaylı olarak incelediğimiz için bu yazıda PS3 sürümünden yüzeysel olarak söz edeceğim. Öncelikle bir FPS oynuyorsanız, kontroller önemlidir. Bu konuda BC2’nin pek sıkıntısı bulunmuyor. Her yerden yağan askerler, büyük ölçüde yıkılabilir çevrelerle birleşince, düşmanımızın sadece insanlar değil, binaların da olduğunu anlıyoruz. Zira saklanacak güvenli bir yerimiz yok. Bu sebeple seri hareket etmeliyiz. Eğer saklandığınız evde güvende olduğunuzu sanıyorsanız, bir tank atışıyla tuzla buz olmanız an meselesi.
Yapımda oldukça büyük haritalar var. Böylece özgürce hareket edebiliyor, tek bir yol çizgisini takip etme zorunluluğundan kurtuluyoruz. Kullanabileceğimiz araçlara bakarsak: ATV, cip, kamyon, tank, bot ve Multiplayer’i de katarsak helikopter bile kullanabiliyoruz. Takım olarak ilerlediğimiz için yalnızlık duygusu aşılmış, ama yardımlaşma namına pek aşama kat edilmemiş. Arkadaşlarımız çoğu zaman bizi bekliyor, biz hareket etmeden yerlerinden bile kıpırdamıyorlar.
Görseller, PC’ye nazaran alt seviyelerde seyrediyor. Karakter tasarımlarındaki detay seviyesi ve AA eksikliği gibi yönlerden pek de hoşnut olmadım. Bu konularda PC versiyonu gayet iyiydi. Fiziksel olarak çoğu yapıma taş çıkarsa da yine PC sürümüyle yan yana getirdiğimizde, bazı kırpılmalara gidilmiş. İşitsel olarak müzikler çok etkisiz, ama sesler çok keskin. Özellikle silah sesleri çok iyi kaydedilmiş.
Yayla şenlikleri
Gelelim çoklu oyuncu modlarına. Önce PS3, ardından da PC’de yapılan beta testlerinde, oyun mekaniğini az-çok anlamıştık. PC’de 32 kişiye kadar destek veren Multiplayer, konsolda 24 oyuncuyla sınırlandırılmış. Üstelik hareketlerdeki hantallık, konsol kontrolleriyle birleşince ortaya acemilerin kolayca oynayamayacağı bir ürün çıkmış. Yana çapraz olarak eğilme ve yere yatıp sürünme gibi özelliklerin olmaması da kötü. İster takım olarak hareket edin, isterseniz tek basınıza mücadele edin, ama MW2 gibi hızlı bir oynanış beklemeyin.
“Bu soğukta ne işim vardı buralarda yahu.Gider evimde mısır patlatırdım…”
Multiplayer’da araç kullanmak, mücadele seyrini bir anda değiştirebiliyor. Havadan yapılan bombardımanlar, karadan hareket eden tanklar ve ardına siper alarak ilerleyen askerler, düşman birliklerinin koruduğu bölgeyi ele geçirmek zorunda. İki tarafın da amacı aynı, ama en iyi taktığı yapan galip gelecektir.
Sonuca gelirsem, Bad Company 2’nin eğlenceli bir FPS olduğunu söylemeliyim. En önemli özelliği olarak gördüğüm görselliği, PC versiyonu kadar iyi olmasa da, devasa haritaları ve bitmeyen aksiyonuyla sizi rahatlıkla içine çekecektir.