Bundan tam 24 sene öncesine gittiğimiz zaman, Castlevania’nın doğuşuna şahit olabiliyoruz. Platform türünün temel taşlarından bir tanesiydi ve klasik olma yolundaki ilk adımlarını o zaman atmıştı. Zaman geçtikçe, yeni oyun cihazları ortaya çıktıkça, Castlevania hepsine elini attı ve kendini gösterdi. Teknolojiden de faydalanmayı ihmal etmedi, ancak dönemin teknoloji sınırlılığından dolayı asla kabuğunun dışına çıkamadı. Bir dönem, alışılageldik iki boyutlu platform grafikleri üzerine üç boyutlu öğeler ekleyerek, heyecanlı ve eğlenceli bir konsept yaratmaya başlamıştı. 1986’dan bu yana geldiğimizde, Castlevania: Lords of Shadow’un, serinin 37. oyun olduğunu görüyoruz. Şimdi, 37. oyunla birlikte Castlevania da köklü bir değişikliğe gidiyor ve tamamen üç boyutlu hale geliyor. Görünüşe bakılırsa, Castlevania’nın bize daha söyleyecek çok sözü var…
Bir çınarın yükselişi
Lords of Shadow’la birlikte artık oynanış üçüncü şahıs görünümüne geçiyor. Belmont tarikatından Gabriel Belmont’u ana karakterimiz olarak yönetiyoruz. Aksiyon ve gerilim öğeleriyle birlikte, platform sistemi de hepten rafa kaldırılmamış ve bazlarını aynen korumaya devam ediyor. Bol bol düşman ve boss’larla karşılaşacağımız yapımda; akrobasi, bulmacalar ve aksiyon sistemi bir arada oldukça iyi şekilde harmanlanmış. Dövüş ve kombo sistemi bizlere fazlasıyla God of War havası verdi, nitekim bu klasik yapımdan da epey esinlenilmiş. Bu arada parantez içinde belirtmeden geçemeyeceğim, God of War ki 24 senelik dev bir yapıma bile ilham kaynağı olabiliyor.
[Castlevania: Lords of Shadow]
Hikaye mistik olmakla birlikte çok da orijinal değil aslında. Olay 1022 senesinde geçiyor. Dünya ile cennet arasındaki bağlantı, Lords of Shadow isimli grubun yarattığı terör ile krize girmiş ve kopma noktasına gelmiştir. Bunun için mücadele etmesi gereken taraf da, Brotherhood of Light’dır. İşte Gabriel Belmont olarak bu grubun en önemli temsilcilerinden birisiyiz ve dünyayı bu kaostan kurtarmak için uğraşıyoruz. Genelde her ana karakterin olduğu gibi, Gabriel’in de kendi emelleri var. Çok sevdiği eşi, Lords of Shadow tarafından katledilmiştir ve bunun intikam ateşiyle yanıp tutuşmaktadır. Mücadelesinde başarılı olduğu takdirde, dünyayı kurtarmakla kalmayacak, eşinin ruhunu da rahata erdirecektir. Bu uğurda birçok düşman ve yandaşı olacaktır. Tabii hepsine ulaşması ya da yok etmesi için en çok bizim yardımımıza ihtiyacı var.
Görsellik Lords of Shadow’da fazlasıyla ön plana çıkıyor. İlk açtığımızda ve ara videoları seyrettiğimizde görüntülerin oldukça iyi olduğunu görüyoruz. Tatlı bir sürpriz olarak, bu grafiklerin aynı zamanda oyun içi görüntülerini oluşturduğunu görüyoruz. Bu da bizi epey sevindirdi. Çevre ve karakter modellemeleri gayet iyi. Dövüş ve hareketlerdeki animasyonlar da güzel bir şekilde aktarılmış. Görselliğe seslerin de etkisi eklenince ortaya güzel bir atmosfer çıkıyor. Bataklık ve sık ağaçlarla dolu bir ormandan geçtiğinizi, ya da çok tehlikeli bir mağarada dolaştığınızı hissetmeniz hiç de zor olmuyor. Hareket çeşitliliğinin de bol olması, oyun için bolca animasyon çeşitliliğinin de bir başka göstergesi. Ana karakterimiz gayet karizmatik ve olması gerektiği gibi geliştirilmiş.