Videoyu Ekleyen Konsol Dunyasi
Ralli oyunlarını sevenlerdenseniz, Colin McRae DiRT serisi hemen ilginizi çekecek nadir oyunlardan biridir. Ben fazla seven bir insan olmadığım için ve uzun süredir ralli oyunlarıyla ilgili olarak herhangi bir girişimim olmadığı için aşırı ilgimi çekmiyor diyebilirim. Fakat yinede söz konusu oyun DiRT olduğunda akan sular duruyor haliyle.
Öncelikle DiRT diye bahsediyorum çünkü serinin adı artık Colin McRae DiRT değil. Colin McRae’nin ölümünün ardından efsanenin ismini taşımaya devam eden Codemasters, bu üçüncü oyunla artık yalnızca kendi ismini kullanmayı tercih etmiş. Yani oyun artık DiRT 3 ismiyle anılacak haberiniz olsun.
Güle güle Colin McRae…
Sonuçta yarış yarıştır değil mi? Belli bir alanda döner durursunuz ya da bir noktadan bir noktaya hızlıca ulaşmaya çalışırsınız. İşte ralli oyunları böyle bir deneyim sunmaz insana.
Çok daha farklıdır. Eğer benim gibi arcade yarış oyunlarına alışıksanız hele, oyuna başlayınca gazı köklersiniz ve ilk gördüğünüz duvara, ağaca, taşa kafadan giriverirsiniz. İşte o an anlarsınız rallinin başka bir şey olduğunu.
Tabii eğer serinin sevenlerindenseniz ve ralliye karşı ilgili bir insansanız zaten size her şey normal gelecektir ama benim gibi hamlamış ralli oyuncuları için birkaç deneme yarışı yaparak en azından kontrollerin hassaslığına alışmak gerekiyor.
Özellikle analog çubuklarla oyunu oynamak çok zor oluyor ama benim için herhangi bir yarış oyunu da analog çubuklarla çok zor olduğundan hemen ayarlardan D-Pad seçeneğini aktif ederek oynadım ve çok daha rahat ettim. Tabii kişisel görüşüm olduğundan iki türlü de deneyebilir ve size rahat geleni kullanabilirsiniz.
Oyuna girdiğinizde sizi öncelikle profilinizi yaratmanızı isteyen bir ekran karşılıyor. Bu ekranda isminizi ve cisminizi belirledikten sonra, çoklu oyunculu modu, tek kişilik “quick race” denilebilecek yarış modunu ya da oyunun can damarı olan DiRT Tour’u seçerek oyuna başlıyorsunuz.
Ayrıca bu ekranda, My DiRT adı altında oyunun DLC’lerine göz atabileceğiniz, oyunla ilgili son haberlere, istatistiklerinize ve garajınıza erişebileceğiniz bir opsiyon daha bulunuyor.
DiRT Tour oyunun can damarı çünkü kariyer modu olarak yer alıyor. Oyuna başlarken yarattığınız profil sizin oyundaki karakteriniz ve DiRT Tour’da yarışlara katılarak dört sezon sürecek bir maceraya atılacaksınız.
Sezonları bitirdikçe yeni sezona geçeceksiniz. Bir sezonu bitirebilmek için öncelikle kendi içerisinde önce dörde bölünen bir sezona başlayacak, kendi içerisinde bölündüğü dört seçenekten birini seçerek, bu kez dört yarıştan oluşan sezonun ilk parçasını tamamlamaya çalışacaksınız.
Karışıklığı gidermek amacıyla söylüyorum, her sezon dört parçadan oluşuyor ve her parça da dört yarışa sahip. Yani bir sezonu bitirmek için 16 yarışı bitirmeniz gerekiyor. 16 yarış bittiğinde yeni sezon açılacak ve yeni 16 yarış daha sizleri bekleyecek demektir.
Bir, iki, üç, DiRT
PlayStation 3 sürümünü oynadık ve grafiklerine hayran olduk diyebiliriz. Araç modellemeleri o kadar detaylı yapılmış ki, söylenecek çok az söz bırakıyor insana. Yarışa başlamadan önce giren yükleme ekranlarında aracınızı R2 ve L2 tuşları ile yakınlaştırıp uzaklaştırabiliyor ve bu sayede aracınızın detaylarını görme şansına sahip oluyorsunuz.
Hazır yükleme ekranı demişken, o kadar uzun süreli yükleme ekranları var ki, zaten bu araç inceleme işi biraz mecburiyetten konulmuş gibi duruyor. İki yarışın arasında neredeyse iki dakikalık yükleme süresiyle beni benden aldı Colin McRae DiRT 3. Fakat bu yükleme süresi haricinde oyunun neredeyse hiç eksiği yok demek mümkün.
Özellikle çevre grafikleri ülkeleri öyle güzel yansıtmış ki, Kenya’da üzerime bir kaplanın koşmasını beklemedim dersem yalan söylemiş olurum. Serinin önceki oyunlarında da kullanılan EGO adlı grafik motoru daha da makyajlanmış ve ortaya geceli gündüzlü yarışlarda oldukça güzel bir grafik düzeyi yakalanmış. Arabaların birbirine girdiği kazalarda ya da sert bir cisme çarptığınızda, aracınızda oluşacak hasarın modellemesi de çok gerçekçi yapılmış.
Grafikleri övmüş olabilirim ama önemli bir sıkıntı olduğundan da bahsetmem gerekiyor. Oyunda yarış sırasında etrafta göreceğiniz gazeteciler, seyirciler ya da görevlilerin çizimleri ve modellenmeleri o kadar kötü görünüyor ki anlatmak mümkün değil.
Bir de yarışlara heyecan katması amacıyla bir anda parkurun ortasından koşmaya başlayan görevlileri gördükçe oyuna olan ilginiz azalacak. Herkes vampir gibi bembeyaz görünüyor. Siyah bir insanı bile beyazlatabilmeyi başarmış Codemasters.
Dirt 3’ün araç sesleri ve atmosferi de oldukça iyi yansıtılmış. Her aracın sesi oldukça sağlıklı ve temiz bir şekilde duyulurken, gerçek seslerine de oldukça yakın olduğunu söylemem gerek. Ayrıca kaza sesleri de çok gerçekçi ve net olmuş.
Bir tek yanınızda oturan yardımcı pilotunuzun yol tarifleri biraz sönük kalarak anlaşılamayabiliyor. Ona da sesi ayarlarından yapacağınız ufak bir ayar ile çözüm getirmek mümkün. Ayrıca oyunun atmosferini de grafikler ve sesler sağladığından atmosfere de oldukça başarılı diyebilirim.
DiRT 3 oynamak isteyen kaleye mum diksin
DiRT 3’ü arkadaşlarınızla oynamak istiyorsanız bunun için Multiplayer adlı seçeneğe doğru yollanmanız gerekiyor. Bu seçenekte ise tek kişilik oyunda bulunmayan yarış modlarıyla karşılaşmanız mümkün. Örneğin Capture The Flag adlı bir oyun modu mevcut ve adından da tahmin edebileceğiniz gibi rakibin bayrağını kendi alanınıza taşımak şeklinde ilerliyor.
Ayrıca daha ciddi ralli oyuncuları çoklu oyuncuda Time Trial ya da Leaderboards seçeneklerini kullanarak kıyasıya yarışabilir, Hardcore modu seçerek kokpit görüşü zorunlu olan yarışlara katılabilir ve hatta sekiz kişiye kadar destekleyen yarışlarda birbirlerine karşı mücadele edebilirler. Bu son modda her yarışçı diğerlerini hayalet araba olarak görüyor ve en iyi süreyi yapmaya çalışıyor.
Eğer oyunun tek kişilik senaryosunu oynayıp bitirdiyseniz kesinlikle size ilaç gibi gelecektir bu oyun modları. Çünkü oyun tek kişilik senaryo modu bittikten sonra uzun süre daha sizi yarışlarda tutmaya yetecek kadar çok farklı moda sahip.
Yayında ve yapımda emeği geçen herkese…
DiRT 3 için oldukça başarılı bir ralli oyunu diyebiliriz rahatlıkla. Yaşadığım sıkıntılar oyunun özellikle başında anlatıcının sürekli olarak bir şeyler anlatıyor olması ve bunu geçemediğimiz gibi, dinlerken menüde de hareket edemeyişimiz başta olmak üzere, uzun süreli yükleme ekranları, simülasyon gibi görünse de aslında tam bir simülasyon olmayan sürüş hissi diyebilirim.
Gerçi bu ralli fanatikleri hariç yarış oyunu sevenlere bir eksi olarak görünmeyecektir kesinlikle. Fakat oldukça güzel görünen grafikleri, sesleri ve yarış atmosferiyle Codemasters iyi denebilecek bir ralli oyununu bizlere sunmayı başarmış. İyi eğlenceler dilerim
Not: Bu inceleme, daha önce yazmış olduğumuz ilk bakış yazısı ile büyük benzerlikler taşımaktadır, çünkü oyunun ilk bakışını yazdığımız sürümü ile tam sürümü arasında hiçbir fark olmadığını gördük. Yani daha önceki yazımız da bir nevi inceleme tadında olduğundan, üzerine söylenebilecek ekstra şeyleri ekledik.