F.E.A.R. ile 2005 yılında tanışmıştık. Çıkmadan önce yayımlanan videolarla görsellik anlamında şov yapan oyun, piyasaya sürülmesiyle de FPS türüne önemli katkılarda bulunmuştu. Herhalde bunlardan en önemlisi de, çok iyi tasarlanan düşman yapay zekasıydı. Zaten korkutucu yapısıyla oyuncuları diken üstünde tutmayı becerebiliyor, bir de bu özelliği etrafınızı her yandan saran düşman faktörüyle birleşince, hiç rahat nefes almanıza izin vermiyordu.
F.E.A.R., birçok ödüle layık görüldü ve ilgi gören PC versiyonunun ardından konsol sürümleri de geliştirildi. Ancak ilk oyundaki parlak tablo, sonraki iki eklenti paketiyle yok oldu gitti. Farklı stüdyolar tarafından hazırlanan Extraction Point ve Perseus Mandate, beklentilerin altında kalarak ezildi. Zaten ilk oyunun ardından Monolith ile yayıncı firma arasında yaşanan aksilikler, bu durumun oluşmasına zemin hazırladı denilebilir. Monolith’in Warner Bros. ile anlaşması ve ardından F.E.A.R.’ın haklarını satın almasıyla birlikte, serideki ikinci yükseliş dönemi de başlamıştı.
Bakalım Alma, hala korkutucu mu? Bizi ne gibi yenilikler karşılıyor ve en önemlisi ise, F.E.A.R. 3 başarılı mı?
İlk oyundaki felaketlerin ardından, ikinci oyunun finaline doğru yaşananlar, bu yeni yapımın temel taşını oluşturuyor. Evet, Alma hamile! Ve doğmak üzere olan bu çocuk, tüm insanlık ırkının ortadan kalkmasına sebebiyet verecek kötülüğü de beraberinde getirecek. Zaten ortada First Encounter Assault Recon timi adına bir şey kalmamış. Kontrolümüzdeki karakter, daha doğrusu karakterler Point Man ve Paxton Fettel.
Kardeşim benim!
Bugs Bunny çizgi filmlerinin başlangıcını andıran Warner Bros. logosunun ardından başlayan yapımda, Point Man’in paralı askerler tarafından ele geçirildiğine ve sorgulandığına şahit oluyoruz. Bu durum karşısında soğuk kanlılığını koruyan Point Man, Fettel’in gelişiyle özgürlüğüne kavuşuyor ve Alma’ya karşı güç birliği ederek yola koyuluyor. Point Man iyi bir asker, ancak onu asıl iyi yapan, Paxton Fettel. Adamımız ne zaman zor durumda kalsa, Fettel yardıma koşuyor ve özel güçleriyle olaya müdahale ediyor. Tabii şimdi diyebilirsiniz, madem bu kadar güçlü, neden her şeyi bir çıprıda halletmiyor? Çünkü Fettel’in de bazı limitleri var ve bunu, Point Man’in ardından Fettel’ı kontrol ettiğinizde göreceksiniz.
Bunca akraksiyonun ardından biraz tecrübe kazanmalıyız değil mi? Böylelikle gelişim sistemine ve oyun içi ödüllere merhaba diyoruz. Görev tamamladıkça karakterimiz gelişiyor. Ayrıca ödül ağacı listesinde yer alan şıkları yerine getirerek de oyundan maksimum tad almaya çalışmalıyız. Otomatik tüfekle 20 adam öldür, pistol ile 30 adamı kafasından vur, bıçakla 5 askeri ortadan kaldır gibi. Ayrıca ölü askerlerin ruhlarını emerek de puan kazanıyoruz.
Aksiyon demişken, bunda tabii ki kullandığımız silahların da büyük payı var. İkili Uzi, otomatik tüfek, roket atar, keskin nişancı tüfeği ve tabii ki pompalı tüfek. Özellikle yavaşlatılmış oyun modunda pompalı tüfekle yakın mesafe mücadelelere girmenizi öneririm. Kan gölüne dönüyor ortam, kan, kan!
Alma’dan hediyeniz var
Lineer bir oyun yapısına sahip F.E.A.R. 3. İlerlemek için pek alternatif seçeneklerimiz bulunmuyor. Ancak kıyıda köşede kalmış ufak boşluklar, karanlık odalar veya yıkık dökük barakalar görebilirsiniz. Buraları da kontrol etmeyi ihmal etmeyin, bazı sürprizlerle karşılaşabilirsiniz.
F.E.A.R. serisinde en çok eleştiri alan noktalar, kısıtlı bir renk paletine sahip olması ve mekan tasarımlarının fazlasıyla tekrar etmesiydi. İkinci oyunda bunun üstesinden bir nebze gelinmişti. F.E.A.R. 3 ise, işi daha da ileriye götürmüş. Hem iç, hem de dış olmak üzere birçok farklı mekan tasarımı bulunuyor oyunda. Fakat dikkatimi çeken ise, bu yeni eklenen siper sisteminin fazlasıyla gözümüze sokulması. Zira birçok noktada siper almamız için objeler bulunuyor, ki “aman gelin burada mutlaka siperde durun. Çünkü bu özelliği bunun için oyuna koyduk” dercesine bir etki yaratmış.
“Yapay”ım ben yapay
Kural 1: Eğer önünde bir düşman varsa, onu etkisiz hale getirmelisin.
Kural 2: Eğer önünde bir düşman varsa ve vurulmamak için bir kutunun arkasına saklanmışsa, o hala oradadır. Kaybolması çok zor bir ihtimaldir.
Kural 3: Bomba atarken, bunu neden söyleme ihtiyacı hissediyorsun ki? Amacın düşmanını öldürmek değil mi? E düşmanına haber vererek onun ölmesini mi engelliyorsun? O zaman senin gerçek amacın ne? Takım arkadaşlarına bilgi veriyor olabilirsin bunu yaparken, ama ya yanında hiç arkadaşın kalmadıysa?
F.E.A.R. 3’te önceki oyunlarda da kullanılan grafik
Yapımı PC’de oynadıktan sonra, X360 versiyonuna da deneme fırsatına sahip oldum. Tabii ki öncelikli amacım, iki platform arasında görsel farkın olup olmadığına göz atmaktı. PC versiyonunun yüksek çözünürlüklü olması ve anti allising gibi özellikleriyle X360 versiyonundan daha iyi olduğu net. Artı olarak kaplama kalitesi ve ışık efektleri de yine PC’de biraz daha iyi. Sesler de fena değil, özellikle tek başınıza ve karanlık bir ortamda oynadığınızda, etkisini hissetmeye başlıyorsunuz.
Çoklu zombili askerli co-op’lu oyuncu
Şu sıralar Battlefield mi Call of Duty mi tartışmaları son hızla sürüyor. Her iki seri de multiplayer arenasında fazlasıyla başarılı. FPS seviyorsanız, mutlaka bu iki ismi bilmekle kalmayıp, defalarca oynamışsınızdır. Hazır online çatışmalardan yeni çıkmış, farklı bir senaryo deneyimi arayarak F.E.A.R. 3’e adım atmışsınız. Multiplayer modları da var, ama hani pek de etkili ve uzun ömürlü değil. Yapımcılar, belki de bunun farkındaydı ve oyuna Call of Duty’deki zombi modunu eklediler biliyor musunuz? Aslında biraz mübala ediyorum. Zombi modu yok tabii ki, ama fazlasıyla benzeri var.
İlk etapta tabancayla başlıyorsunuz. Üzerinize akın akın düşmanlar geliyor. Hepisini öldürüyorsunuz ve etrafı geziyorsunuz. Ha, camdan, kapıdan kimse girmesin diye tahtalarla kapatıyorsunuz. Her düşman akını bitip bir sonraki akın başladığında daha da güçleniyorlar. Hayatta kaldığınız sürece daha gelişmiş silahlar da emrinize amade oluyor ve olabildiğince fazla düşman öldürmeye çalışıyorsunuz. Bu modu ister tek başınıza, isterseniz de arkadaşlarınızla co-op olarak oynayabiliyorsunuz. Nasıl, çok yaratıcı değil mi?
Alma doğurur mu, doğurmaz mı, bizim kaderimiz ne olur, Fenerbahçe seneye Türkiye Kupası’nı alabilir mi? Bunların hepsini oyunu tamamladığınızda öğreneceksiniz (ve belki de son soru hala olumlu anlamda cevap bulamayacak). Serinin takipçilerindenseniz, bu yeni serüveni de mutlaka oynamalısınız. Oyun yapısının aksiyona daha fazla odaklanması ve korku unsurunu geri plana atıp, gerilim duygusunu zaman zaman yaşatması, aslına bakılırsa bu oyundan beklediğim bir şey değildi. F.E.A.R. 3, iyi bir oyun, ama bu haliyle zirveye yerleşmesi zor.