Vahşi Batı’nın hala popülerliğini yitirmemiş olması, hatta Red Dead Redemption gibi şu ana kadar geliştirilmiş en iyi Sandbox oyunlarından birine de esin kaynağı olması oldukça sevindirici. Rockstar’ın şu vakte kadar Vahşi Batı GTA’sı diye tabir ettiği oyun harika manzaraları, John Marston’ın maceraları ve Vahşi Batı konulu filmlerde gördüğümüz kasaba ortamları ile geniş çorak arazilerde özgürce at sürmenin tadını bizlere tam manasıyla sunabilmesi bakımından beklentilerimizi tamamen karşılamayı başarıyor.
Eski bir kanunsuz olan John Marston yasal bir hayat sürmeye yemin eder fakat her baş karakterin yaşadıkları Marston’ın da yakasını bırakmaz ve Marston bir türlü huzuru bulamaz. Bu büyük yemininin üzerinden üç yıl geçtikten sonra Federal Ajanlar Marston’ın karısını ve çocuğunu kaçırırlar ve ondan eski çete üyeleri ile eski arkadaşı ve aynı zamanda da çetenin lideri Bill Williamson’ın izini sürerek, onları adalete teslim etmesini ya da öldürmesini isterler. Bunu başaramaz ise, bu büyük hayal kırıklığının bedelini Marston’ın karısı ve çocuğu canıyla ödeyecektir. Ve böylece Vahşi Batı’daki her an her saniye aksiyon dolu maceramız da başlamış olur.
Oyundaki ilk birkaç görev size oyunu nasıl oynayacağınızı göstermek için tasarlanmış. Bu görevlerde at sürüyorsunuz, ava çıkıyorsunuz, doğada başı boş gezen atları yakalayıp ehlileştiriyorsunuz ya da birkaç sürü işleriyle ilgileniyorsunuz. Bu tek düze görevleri tamamladıktan, yani oyunu oynamaya tamamen hazır olduktan sonraysa gerçek görevleriniz; gangsterlerle kapışmak, birilerini korumak, kurtarmak, intikam almak gibi; başlıyor. Yani şu ana kadar izlediğimiz Vahşi Batı filmlerinde bizlere izletilen şeyler tek bir farkla bize sunuluyor, bu sefer bu çorak arazilerin baş kahramanı biziz.
Read Dead Redemption bizlere uçsuz bucaksız ve göz alıcı bir dünya bahşediyor. Bu harika dünyada yerdeki kalkmış tozdan, güneş ışığının dağlar arasından süzülerek araziyi aydınlatışına kadar en ufak bir detay bile atlanmamış. Özellikle gurup anında ve güneş doğarken oyunda yaratılmış olan atmosfer tek kelimeyle harika.
Bunu oyunun eksisi olarak görebilir miyiz pek emin değilim ancak malumunuz oyunda lüks arabalar ya da o türden teknolojik cihazlar kullanmıyoruz. Burası Vahşi Batı ve burada yalnızca atlar ile at arabaları var. Dört nala at sürmek, çevrede gördüğünüz kişilerle yarışmak ya da at sürerken aynı zamanda avlanmak oldukça zevkli. Fakat bu konudaki tek şikayetim atlarda radyo (!) bulunmaması. Yani bir kasabadan diğerine geçerken atın toynaklarının yere çarptığı anda çıkardığı o tok sesten başka bir ses duymamak, tabii ki çevre sesleri hariç, her ne kadar seyahatleriniz bir iki dakikanızı alsa da biraz sıkıcı oluyor. En azıyla GTA’daki radyolar sizi araba sürerken oyalamayı başarıyordu, RDR’de ise senaryo gereği böyle bir opsiyonumuz bulunmuyor.
Bunun dışında kasabalar arasındaki çorak arazide at sürerken tamamen yalnız değiliz. Her ne kadar GTA’daki gibi yoğun bir trafik olmasa da, bizden başka at sürenler de var. Ayrıca kanunsuzlar da masum insanları bir an olsun rahat bırakmıyorlar ya da bizzat dilerseniz kendiniz de kanunsuz olabilirsiniz. Bir suç işlediğinizde tıpkı GTA’da olduğu gibi kanun adamları, yani şerifler peşinize düşüyor, harita da belli bir alan kırmızı daireyle çevreleniyor ve bu dairenin dışına çıkarak peşinizdekilerden kurtuluyorsunuz, tabi alternatif yollar da var. Bir suç işlediğinizde anında başınıza ödül konuluyor, tabi bu ödül 1000 dolar falan olmuyor, örneğin birinin atını çalarsanız 20 dolarlık bir ödüle sahip oluyorsunuz.
Hayat yalnızca kasabalarda sürmüyor. Kasaba dışlarındaki vadilere kamp kurmuş insanlarla da oldukça sık karşılaşıyorsunuz. Bunun dışında birbirleriyle çatışan insanlar da görmeniz ve usta bir silahşor olarak olaya müdahalede bulunmanız mümkün. Oyunda geyik, kurt, şahin, tavşan gibi sizin tarafınızdan avlanmayı bekleyen birçok hayvan da mevcut. Ancak avlanmak güzel olsa da ardından Marston’ın onların derisini yüzerken ya da onlardan bir parça alırken ekranınıza sıçrayan kanlar, şayet hayal gücünüz de biraz gelişmişse, pek hoşunuza gitmeyebilir.
Oyunda GTA’da da olduğu gibi senaryo görevleri ve ek görevlerden para kazanıyoruz. Ancak görev yapmadığınız anlarda da para kazanmamız mümkün, unutmayın burası Vahşi Batı. Örneğin avladığınız hayvanların derilerini, etlerini ya da tüylerini satabiliyorsunuz ancak bunlar size 3-5 dolar kazandırıyor. Güzel bir silah ise nereden baksanız 150 dolardan başlıyor. Yani avcılık buralarda pek para etmiyor. Mantıklı bir durum, çünkü herkes en az sizin kadar avcılık yapabiliyor, öyleyse başka branşlara yönelin. Mesela poker. Oyundaki bazı barlarda poker oynayabiliyorsunuz ve biraz şansınız da varsa masadan zengin olarak ayrılabilirsiniz. Bunun dışında reflekslerinize güveniyorsanız parmaklarınızın arasına bıçak saplayarak oynanan “five finger fillet” oyununu da oynayabilirsiniz. Tabi Vahşi Batı’nın olmazsa olmazı “Wanted” posterleri de oyunda sizleri bekliyor.
RDR’deki kasaba hayatında huzur bulacağınıza eminim. Oyunda GTA’nın metropolleri kadar canlı bir günlük yaşam sizi karşılamıyor. Halk yine günlük işleriyle ilgileniyor ancak nihayetinde burası küçük bir kasaba ve pek fazla gürültü yok. Oyunun yapay zekası fazla üst düzey değil ancak yaptığınız hareketlere karşı aldığınız tepkiler oldukça olumlu. Örneğin bir at arabasının önüne çekip onlara silahınızı doğrultursanız haliyle onlardan da karşılık buluyorsunuz ya da şehrin içinde silahınızı çıkarıp birine ateş ederseniz kasaba halkı korkudan çıldırmışçasına sağa sola koşuşturuyor. Çatışma sahnelerinde düşmanlarınız amiyane tabirle armut gibi tam ateş alanınızda durmuyorlar, siper almayı akıl ediyorlar ancak tüm yaptıkları bu. Şayet siz etraflarından gizlice dolaşıp ateş ederseniz sizi fark etmekte biraz geç kalıyorlar. Oyunda grup halinde de görev yapıyoruz tek başımıza da. Grup halinde yaptığımız görevlerde arkadaşlarımız oldukça iyi iş çıkarıyorlar. Hatta siz öldürdüğünüz haydutların üstlerinde para ararken onlar ilerleyerek diğer haydutların dahi işini bitirebiliyorlar. Bazı oyunlarda yanınızda eşantiyon olarak görev yapan dostların aksine RDR’deki dostlarınız şovu sizden kapabilecek kapasitedeler.
Oyundaki otomatik nişan alma sistemi de işinizi oldukça kolaylaştırıyor. Bilhassa bazen düşmanlarınızı uzak mesafede olduklarından dolayı göremiyorsunuz ve bu sistem sizin nereye yönelmeniz gerektiği konusunda size yardımcı oluyor. Çatışma anlarınızın bir diğer yardımcısı ise “Dead Eye” sistemi. Sağ analog sticke basarak aktive ettiğiniz bu özellik ile ekranınızın bir anda rengi değişiyor, zaman yavaşlıyor ve Marston düşmanlarının işini saniyeler içerisinde bitiriyor. Bu sistem özellikle rehine kurtarma da ya da bir grup haydudun üstesinden gelirken oldukça işinize yarıyor.
Yapımcılar RDR’ye ahlak sistemi koymayı da ihmal etmemişler. Oyunda yaptığınız iyi ve kötü hareketlerden sonra honor (onur)barınız artıyor ya da azalıyor. Örneğin suçluyu öldürmek yerine canlı ele geçirirseniz bu honor barınızın olumlu yönde artmasını sağlıyor ya da kaçırılmış bir kişiyi sağ salim kurtarırsanız bu da barın olumlu yönde artmasına neden olacaktır. Suç işlerseniz, örneğin bir sivili öldürür ya da ondan bir şey çalarsanız da bu sefer honor barınız olumsuz yönde hareket edecektir.
Oyunda bir de fame (şöhret) sistemi bulunuyor. Bu da yaptığınız her dikkat çekici harekete göre şekilleniyor ve sivil halkın size karşı olan tepkilerini şekillendiriyor. Onların gözünde saygı duyulması gereken bir kahraman ya da zalim bir serseriye dönüşüyorsunuz.
Oyunun bizlere sunduğu Vahşi Batı atmosferi etkileyici grafiklerle de birleşerek bizlere harika bir görsel şölen sunmayı başarıyor. Özellikle çevre tasarımları ve oyunun ışıklandırmaları son derece başarılı ve oyun boyunca harika doğa manzaralarıyla karşılaşmanız da olası. Karakter tasarımları son derece gerçekçi ve bu gerçekçilik başarılı seslendirmelerle de desteklenmiş durumda. Karakterlerin konuşmalarından içlerinde bulundukları durumu kolaylıkla çıkarabiliyorsunuz ve uygun anda çalan uygun Vahşi Batı tonlamaları da sizin bu eşsiz atmosfere çok daha kolay kapılmanızı sağlıyor.
SON SÖZLER
Red Dead Redemption harika bir sandbox oyunu ve tıpkı GTA gibi Rockstar tarafından geliştirilmiş durumda. Artık Rockstar dışındaki oyun yapımcılarından başarılı Sandbox oyunları bekliyoruz ancak bu beklentimizin gerçekleşmesi biraz zor görünüyor. Çünkü Rockstar her yeni yaptığı oyunla türün çıtasını bir kademe daha yükseltiyor ve bizleri oyunlarının esiri haline getiriyor. Umarız RDR’de tıpkı GTA gibi bir seri haline dönüşür ve GTA’ya, her ne kadar aynı şirketten çıksa da, sıkı bir alternatif haline gelir. Güzel oyunlu günler…